28 Mayıs 2014 Çarşamba

Dijital Dünya

Eski bir kitapçı iflas ettiğinde, bir yayınevi kepenklerini indirdiğinde, plakçılar çarşısındaki bir müzik yapımcısı işyerini kapattığında sizin de içinizde bir ışık sönüp, gözleriniz hüzünle bulutlanıyor mu? Hayır mı dediniz. Vallahi, benim de çok umurumda olduklarını söyleyemeyeceğim.  Bir Bektaşi fıkrası ile devam edeyim.

Adamın biri, “böyle giderse kıyamet kopacak, dünyanın altı üstüne gelecek” diyerek her şeyi kötüye yoruyor, çevresindeki insanları karamsarlığa itip, canlarını sıkıyormuş. Bu konuşmalardan birisini duyan Bektaşi dayanamayıp cevap vermiş:

- Gelsin imanım demiş, şu dünyanın haline bak, belki altı üstünden iyidir.

Ben de Bektaşi gibi, yayımcılık dünyasının altının, üstünden daha iyi olabileceğini, geleneksel yayımcılıktaki bu tepetaklak gidişin, önümüze yeni özgürlük alanları açabileceğini düşünüyorum. Dünyada müzik, kitap, gazete, film gibi tüm yayımcılık alanlarında çok hızlı bir dönüşüm var. ABD’nin öncülüğünde, dünya yayımcılıkta yeni bir çağa girmek üzere. Bu değişimde, bazı önyargılar ya da doğru sandığımız yanlışlar olabilir. Dilerseniz, öncelikle bu değişimi sayısal olarak inceleyelim.

 (1)

2011’den 2012’ye, ABD’de, tüm alanlarda (müzik, film, kitap, gazete, dergi) dijital yayımcılığın büyüdüğünü görebiliyoruz. Dijital yayımcılığın, 2012 yılı rakamları ile, müzik endüstrisinde, geleneksel yayımcılığı geride bıraktığı görülmekle birlikte diğer alanlarda, bu konuma gelmek için çok uzun değil, belki birkaç yıla daha gereksinim olduğu tahmin edilebilir..

Aşağıdaki grafikte ise, PWC’nin tahminlerine göre, 2017 yılında, e-kitap satışlarının, basılı kitap satışlarını geçmiş olacağı görülüyor.

 (2)

Peki dünyada da durum bu şekilde mi? Aşağıdaki grafikte görüleceği gibi, dünyadaki gelişim de aynı yönde olmakla birlikte, şu an için, diğer ülkeler, müzikte, dijital yayınların ABD’de ulaştığı pazar payına ulaşamamış durumdalar. Sanırım, ülkeler arasındaki açığın da birkaç yılda kapatılabilecek bir fark olduğunu tahmin etmek yanlış olmaz.

 (3)

Bu yazıyı yazdığımda Amazon.com adresinde 2.610.272 e-kitap varken, D&R web sitesinde toplam 10.356 kitap vardı. Türkiye’nin en büyük kitap satıcısının, Amazon'un ancak binde 4'ü kadar e-kitaba sahip olduğunu görmek biraz üzücü, ancak bu durum değişimden kaçabileceğimiz anlamına gelmiyor.  Bu veriler daha çok, ülkemizin yasal olarak bu dönüşüme hazır olmaması ve şirketlerin geniş olduğunu düşündüğümüz ufkunun sandığımızdan çok daha dar olmasından kaynaklanıyor. ‘Sektörün öncüleri’, büyümek için mağaza açmayı, mağaza açmak için de yeni AVM’lerin yapılmasını bekliyorlar.

Türkiye’de büyük yayımcıların dijital yayımcılığa ayak diremeyi sürdürmesi durumunda, uzun vadede, küçük oyuncuların veya yabancı firmaların pazar paylarını büyüterek, yayımcılık sektörünü dijital dönüşüme zorlayacaklarını düşünebiliriz.

TÜİK’in 18.04.2014 tarihinde yayınlanan verilerine göre, 2013 yılında alınan ISBN sayılarına bakıldığında, e-kitap sayısı büyük bir hızla artmasına karşın toplam pazarın % 5’inden daha az. E-kitaplara, web tabanlı yayınlar için alınan ISBN’leri de dahil edersek, oran % 9’a çıkıyor. Ancak aşağıdaki tablodaki en çarpıcı veri 2012, 2013 arasındaki değişim. TÜİK’e göre, yayımlanan tüm materyallerin sayısı 2012 yılından, 2013 yılına kadar % 11,1 artarken, en yüksek artış, % 537 ile e-kitaplarda  gerçekleşmiş. Böylesi bir artışı, dijital yayımcılığın geleceğine ilişkin, önemli bir işaret olarak görebiliriz.

(4)

Bu kadar veriden sonra, yayımcılıktaki dijital dönüşüm ile ilgili önemli gördüğüm yönleri de maddeler halinde aktarmak istiyorum ama öncelikle şunu belirteyim: Dijital dönüşüm, baskı maliyeti, kitabevi kirası, dağıtım giderleri gibi parasal konuların dışında, yazarlar ve müzisyenlerin izleyicilerine ulaşmaları açısından da çok önemli değişiklikler getiriyor ki bu değişim bence diğerlerinden daha önemli. Şimdi bunları maddeler halinde sıralayalım.

  • Bugün, hangi kitabın basılıp, hangisinin basılmayacağına, yayınevlerinin editörleri veya yayın kurulları karar veriyor. Yazarlar veya yazar adayları, ellerinde kitap dosyaları ile bu kişi/kurulların önünde sıraya geçiyor. Genellikle bu dosyalar okunmuyor; okunduğundaysa bir bahane bulunup geri çevriliyor. Yazar adayları, yüzlerine kapanan kapıların sayısını tutmakta zorlanıyor. Aynı şekilde, müzikal birikimlerini tartışabileceğimiz çok sayıda müzik yapımcısı, önlerine gelen projeleri, çeşitli gerekçelerle geri çeviriyorlar. Hem müzik, hem de edebiyat alanında, onlarca yayınevi ve yapım şirketine, farklı projelerle sayısız kere başvurdum. Üniversite dönemindeki müzik topluluğumuz Çekirdek'le, randevu almadan, İMÇ'deki bürosuna, çat kapı girip, anlaşma imzaladığımız, gerçek bir müzik yapımcısı olan İsmail Uzelli’yi saymazsak hepsinden geri çevrildi projelerim. Öyle ki, müzik yapma, öykü yazma isteğim köreldi. Bu yapımcı/editörlerin kibirli davranışları, tepeden bakan tavırları, iş yapmaktansa öğüt verme konusunda birbirleriyle yarışmalarını bir başka yazıda daha ayrıntılı anlatırım belki bir gün. Ancak, sektör, kapısını çalan gençleri can kulağıyla dinleyecek Uzelli gibi bir firmaya bugün sahip değil. Şu anda çalıştığım WePlay’in ise nitelikli projelere ve genç müzisyenlere destek vermeleri nedeniyle, milyonlar kazanmak şöyle dursun ancak yaşamlarını sürdürebildiklerini görüyorum. İşte dijital dönüşümün önemi burada. Dijital yayımcılık, sektörün zabıtaları tarafından geri çevrilen yazar ve müzisyenleri, okurlara ve dinleyicilere ulaştırabilecek. Böylece, satmaz gerekçesiyle duyamadığımız deneysel seslere, farklı öykülere ulaşabileceğiz. Editörlerin yerini gerçek okurlar alacak. Ne okuyacağımıza kendimiz karar verebileceğiz. Belki bir süre sonra, bağımsız editörler ve kapak tasarımcıları ile çalışıp, herhangi bir yayınevine bağlı olmadan, kitaplarını yayımlayabilen çok sayıda bağımsız yazarlar olacak karşımızda. Albümlerini, dijital platformlar üzerinden, kendileri yayımlayan bağımsız müzisyenlerin sayısı giderek artacak.

  • Dijital yayımcılık ile fiyatlar düşecek. Aşağıdaki tabloda, ciltli bir kitap ile aynı kitabın Amazon'da satılan e-kitap versiyonu karşılaştırılıyor ve fiyatların neredeyse yarısına düştüğü görülüyor. Fiyatlardaki düşüşün ana nedeni mağazaların cirodaki payının ve stok, baskı, ulaşım, depolama gibi giderlerin sıfırlanması. Mağazalar, kitap satışından aldıkları bu payı çalışanlarına maaş olarak değil, daha çok kira olarak olarak ödediklerinden üzülecek bir durum da yok. Kabaca hesaplayıp biraz da süslersek, basılı kitabın fiyatından, AVM’lerin ve depoların kirasıyla, matbaa ve nakliye bedellerini düştüğümüzde e-kitap fiyatına ulaştığımızı söyleyebiliriz. Kitabın fiyatı ucuzlayınca % 12–15 ile çalışan yazarın da geliri azalmış oluyor ancak uzun vadede yazarların payının artacağını düşünebiliriz. Elbette, düşen fiyatlardan dolayı, kitap satışları da artacak. Benim görüşüm, bağımsız yazarlar ve müzisyenlerin, kazançtan en büyük payı almaları gerektiği yönünde. 

(5)

  • “Dijital yayımcılık her yıl, kesilen milyonlarca ağaca, çöpe atılan ambalaj malzemelerine, nakliye için yakılan gereksiz mazota ve boş yere harcanan enerjiye bir son verecek” dersek, çok da doğru bir şey söylemiş olmayız. Eğer elimizdeki okuyucu cihazları, yeni modelleriyle değiştirme huyumuzdan vazgeçmezsek, tabletler ve bazı e-kitap okuyucularının karbon salımı konusunda, basılı kitaplardan hiç de geri kalmayacaklarını söyleyebiliriz. Aldığımız bir e-kitap okuyucusunu, az enerji tüketen bir modelden seçip bozulana dek 4, 5 yıl süreyle kullanabilirsek, dijital yayımcılık, gezegenin geleceğine katkı sağlıyor, ancak e-kitapları bilgisayar, tablet veya çok enerji harcayan okuyuculardan okuyup, kısa süreler içinde de eski cihazları atıp, yenilerini alırsak, hem karbon salımı, hem de atık olarak, geleneksel yöntem daha avantajlı olabiliyor. Elbette, teknolojik ilerlemeyle birlikte, dijital yayımcılığın giderek, daha çevre dostu ürünlere sahip olmamızı sağlayacağını da tahmin edebiliriz.

  • Dijital yayımcılık, okur/dinleyicinin zamanına daha saygılı. Hem alışveriş hızı, hem de kitaplıktan aradığın kitabı/müziği bulma, altı çizili bölümlere ulaşma, sözcükle arama, sayfadaki bir sözcüğe, sözlükte bakma, gibi işlemler dijital ortamda çok daha az sürede gerçekleştirilebiliyor.

  • Dijital dünyada, kitap ve müzik için bir kitaplığa ve cd dolabına gerek kalmıyor. Dolayısıyla kişinin, evdeki yaşam alanı artıyor.

  • Dijital yayınlarınızın tümünü, tatilde veya kısa bir yolculukta yanınızda taşıyabiliyorsunuz. Elbette, kumsalda, biranızı yudumlayarak kitabınızı okurken e-kitap okuyucunuzun pili tükenirse, basılı bir kitap özlemi duyabileceğinizi de unutmayın.

  • İmza günlerine de bir çare bulmak gerek. Belki imza günlerinde, okur ile yazarın birlikte çekilmiş bir fotoğrafını, yazara ekran üstünde imzalatıp, dijital olarak, e-kitabın ilk sayfasına aktaracak bir yazılım üretilebilir.

  • Her ne kadar internet üzerinden çeşitli sahtekarlıklar yapılabilse de, uzun vadede gerekli denetim sistemleri kurularak, dijital ortamdaki korsan baskıların engellenmesi sağlanabilir.

Eğer deneysel çalışmalara ulaşmak istiyorsak dijital yayımcılığı desteklememizde yarar var. Satış arttıkça, birim maliyetler düştüğünden, geleneksel baskı yönteminin kara geçebilmesi için çok sayıda ürün satılması gerekiyor. Bu da yayınevlerinin çok satacak kitap/albüm peşinde koşmasına neden oluyor.

Geleneksel yayınevi, örneğin, yirmi bin satacak bir kitap ile ancak istediği oranda bir kazanç sağlayabilecekken, dijital yayımcılıkta iki yüz tane satacak, yüz ayrı kitap ile aynı kazanç sağlanabiliyor. Bu durumda yazar/müzisyen üzerindeki ‘Ya satmazsa?’ baskısı da kalkacağından daha özgür ve deneysel yapıtların önündeki engellerden birisi de kalkmış oluyor.

Müzik konusunda, üyelik karşılığı hizmet veren çok sayıda kanal var. Öyle ki, milyonlarca albüme anında ulaşabiliyorsunuz. Bu durum, az satacağı için raflara giremeyen ya da yenisi çıkınca eski albüm olarak raflardan kaldırılan pek çok kayda ulaşabileceğimiz anlamına geliyor ki, geleneksel müzik yayımcılığı ile karşılaştırıldığında, bu da çok büyük bir özgürlük.

Sonuca gelirsek, pek çok yeni yazar ve müzisyenin önündeki engeli kaldıracağını düşünerek, dijital yayımcılığı yürekten desteklemek gerektiğine inanıyorum. Ancak burada, bilgisayarlar ve tabletler yerine, çok daha az enerji tüketen e-kitap okuyucularını ve müzik oynatıcılarını kullanmamızda yarar var. Ayrıca, alışkanlıklarımızı değiştiriyoruz diye, sürekli olarak bilgisayarlarımızı, e-kitap okuyucularmızı, müzik dinleme aygıtlarımızı değiştirmemize de gerek yok. Bu türden bir tüketim anlayışı dünyaya zarar veriyor. Böylesine bir tüketim anlayışına sahip kişiler, bir zaman gelecek, tıpkı yere tüküren veya denize pislik atan kişiler gibi ayıplanacaklar. Kitaplıktaki bir kitabı eskimiş diye atıp, yerine nasıl yeni baskısını almıyorsak, teknolojik ürünleri de iş görürken, eskidiği gerekçesiyle değiştirmemize gerek yok.  Eğer bunları da başarabilirsek, dijital ortam, dünyayı daha güzel bir hale getirecek.

Kaynakça:
(2) Statista, http://www.statista.com/chart/1159/ebook-sales-to-surpass-printed-book-sales-in-2017/ Erişim Tarihi: 28.05.2014
(4) TÜİK, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=16120, Erişim Tarihi: 28.05.2014
(5) The New York Times, http://images.huffingtonpost.com/2010-08-06-ebooksvsrealbooks.jpg, Erişim Tarihi: 28.05.2014

Hiç yorum yok: