Eski bir kitapçı iflas ettiğinde, bir yayınevi
kepenklerini indirdiğinde, plakçılar çarşısındaki bir müzik yapımcısı işyerini
kapattığında sizin de içinizde bir ışık sönüp, gözleriniz hüzünle bulutlanıyor
mu? Hayır mı dediniz. Vallahi, benim de çok umurumda olduklarını söyleyemeyeceğim. Bir Bektaşi fıkrası ile devam edeyim.
Adamın biri, “böyle giderse kıyamet kopacak, dünyanın
altı üstüne gelecek” diyerek her şeyi kötüye yoruyor, çevresindeki insanları
karamsarlığa itip, canlarını sıkıyormuş. Bu konuşmalardan birisini duyan
Bektaşi dayanamayıp cevap vermiş:
- Gelsin imanım demiş, şu dünyanın haline bak, belki
altı üstünden iyidir.
Ben de Bektaşi gibi, yayımcılık dünyasının altının, üstünden
daha iyi olabileceğini, geleneksel yayımcılıktaki bu tepetaklak gidişin, önümüze
yeni özgürlük alanları açabileceğini düşünüyorum. Dünyada müzik, kitap, gazete,
film gibi tüm yayımcılık alanlarında çok hızlı bir dönüşüm var. ABD’nin
öncülüğünde, dünya yayımcılıkta yeni bir çağa girmek üzere. Bu değişimde, bazı
önyargılar ya da doğru sandığımız yanlışlar olabilir. Dilerseniz, öncelikle bu
değişimi sayısal olarak inceleyelim.
2011’den 2012’ye, ABD’de, tüm alanlarda (müzik, film, kitap, gazete, dergi) dijital yayımcılığın büyüdüğünü görebiliyoruz. Dijital yayımcılığın, 2012 yılı
rakamları ile, müzik endüstrisinde, geleneksel yayımcılığı geride
bıraktığı görülmekle birlikte diğer alanlarda, bu konuma gelmek için çok uzun değil, belki birkaç
yıla daha gereksinim olduğu tahmin edilebilir..
Aşağıdaki grafikte ise, PWC’nin tahminlerine göre,
2017 yılında, e-kitap satışlarının, basılı kitap satışlarını geçmiş olacağı
görülüyor.
Peki dünyada da durum bu şekilde mi? Aşağıdaki
grafikte görüleceği gibi, dünyadaki gelişim de aynı yönde olmakla birlikte, şu
an için, diğer ülkeler, müzikte, dijital yayınların ABD’de ulaştığı pazar
payına ulaşamamış durumdalar. Sanırım, ülkeler arasındaki açığın da birkaç yılda
kapatılabilecek bir fark olduğunu tahmin etmek yanlış olmaz.
Bu yazıyı
yazdığımda Amazon.com adresinde 2.610.272 e-kitap varken, D&R web sitesinde
toplam 10.356 kitap vardı. Türkiye’nin en büyük kitap satıcısının, Amazon'un ancak binde 4'ü kadar e-kitaba sahip olduğunu görmek biraz üzücü,
ancak bu durum değişimden kaçabileceğimiz anlamına gelmiyor. Bu veriler daha çok, ülkemizin yasal olarak
bu dönüşüme hazır olmaması ve şirketlerin geniş olduğunu düşündüğümüz ufkunun
sandığımızdan çok daha dar olmasından kaynaklanıyor. ‘Sektörün öncüleri’, büyümek için mağaza açmayı, mağaza açmak için de yeni AVM’lerin yapılmasını
bekliyorlar.
Türkiye’de büyük
yayımcıların dijital yayımcılığa ayak diremeyi sürdürmesi
durumunda, uzun vadede, küçük oyuncuların veya yabancı firmaların pazar paylarını
büyüterek, yayımcılık sektörünü dijital dönüşüme zorlayacaklarını düşünebiliriz.
TÜİK’in 18.04.2014
tarihinde yayınlanan verilerine göre, 2013 yılında alınan ISBN sayılarına
bakıldığında, e-kitap sayısı büyük bir hızla artmasına karşın toplam pazarın %
5’inden daha az. E-kitaplara, web tabanlı yayınlar için alınan ISBN’leri de
dahil edersek, oran % 9’a çıkıyor. Ancak aşağıdaki tablodaki en çarpıcı veri
2012, 2013 arasındaki değişim. TÜİK’e göre, yayımlanan tüm materyallerin sayısı
2012 yılından, 2013 yılına kadar % 11,1 artarken, en yüksek artış, % 537 ile e-kitaplarda gerçekleşmiş. Böylesi bir artışı, dijital yayımcılığın geleceğine ilişkin, önemli bir işaret olarak görebiliriz.
Bu kadar
veriden sonra, yayımcılıktaki dijital dönüşüm ile ilgili önemli gördüğüm yönleri de maddeler halinde aktarmak istiyorum ama öncelikle şunu
belirteyim: Dijital dönüşüm, baskı maliyeti, kitabevi kirası, dağıtım giderleri gibi
parasal konuların dışında, yazarlar ve müzisyenlerin izleyicilerine ulaşmaları açısından da çok önemli değişiklikler getiriyor ki bu değişim bence
diğerlerinden daha önemli. Şimdi bunları maddeler halinde sıralayalım.
- Bugün, hangi kitabın basılıp, hangisinin
basılmayacağına, yayınevlerinin editörleri veya yayın kurulları karar
veriyor. Yazarlar veya yazar adayları, ellerinde kitap dosyaları ile bu
kişi/kurulların önünde sıraya geçiyor. Genellikle bu dosyalar okunmuyor; okunduğundaysa bir bahane bulunup geri çevriliyor. Yazar adayları, yüzlerine kapanan kapıların sayısını tutmakta zorlanıyor. Aynı şekilde,
müzikal birikimlerini tartışabileceğimiz çok sayıda müzik yapımcısı, önlerine
gelen projeleri, çeşitli gerekçelerle geri çeviriyorlar. Hem müzik, hem de
edebiyat alanında, onlarca yayınevi ve yapım şirketine, farklı projelerle
sayısız kere başvurdum. Üniversite dönemindeki müzik topluluğumuz Çekirdek'le, randevu almadan, İMÇ'deki bürosuna, çat kapı girip, anlaşma imzaladığımız, gerçek bir müzik yapımcısı olan İsmail
Uzelli’yi saymazsak hepsinden geri çevrildi projelerim. Öyle ki, müzik
yapma, öykü yazma isteğim köreldi. Bu yapımcı/editörlerin kibirli
davranışları, tepeden bakan tavırları, iş yapmaktansa öğüt verme konusunda
birbirleriyle yarışmalarını bir başka yazıda daha ayrıntılı anlatırım
belki bir gün. Ancak, sektör, kapısını çalan gençleri can kulağıyla
dinleyecek Uzelli gibi bir firmaya bugün sahip değil. Şu anda çalıştığım
WePlay’in ise nitelikli projelere ve genç müzisyenlere destek vermeleri nedeniyle,
milyonlar kazanmak şöyle dursun ancak yaşamlarını sürdürebildiklerini
görüyorum. İşte dijital dönüşümün önemi burada. Dijital yayımcılık,
sektörün zabıtaları tarafından geri çevrilen yazar ve müzisyenleri, okurlara ve dinleyicilere ulaştırabilecek.
Böylece, satmaz gerekçesiyle duyamadığımız deneysel seslere, farklı
öykülere ulaşabileceğiz. Editörlerin yerini gerçek okurlar alacak. Ne okuyacağımıza kendimiz karar verebileceğiz. Belki bir süre sonra, bağımsız
editörler ve kapak tasarımcıları ile çalışıp, herhangi bir yayınevine
bağlı olmadan, kitaplarını yayımlayabilen çok sayıda bağımsız yazarlar olacak
karşımızda. Albümlerini, dijital platformlar üzerinden, kendileri yayımlayan bağımsız müzisyenlerin sayısı giderek artacak.
- Dijital yayımcılık ile fiyatlar düşecek. Aşağıdaki tabloda, ciltli bir kitap ile aynı kitabın Amazon'da satılan e-kitap versiyonu karşılaştırılıyor ve fiyatların neredeyse yarısına düştüğü görülüyor. Fiyatlardaki düşüşün ana nedeni mağazaların cirodaki payının ve stok, baskı, ulaşım, depolama gibi giderlerin sıfırlanması. Mağazalar, kitap satışından aldıkları bu payı çalışanlarına maaş olarak değil, daha çok kira olarak olarak ödediklerinden üzülecek bir durum da yok. Kabaca hesaplayıp biraz da süslersek, basılı kitabın fiyatından, AVM’lerin ve depoların kirasıyla, matbaa ve nakliye bedellerini düştüğümüzde e-kitap fiyatına ulaştığımızı söyleyebiliriz. Kitabın fiyatı ucuzlayınca % 12–15 ile çalışan yazarın da geliri azalmış oluyor ancak uzun vadede yazarların payının artacağını düşünebiliriz. Elbette, düşen fiyatlardan dolayı, kitap satışları da artacak. Benim görüşüm, bağımsız yazarlar ve müzisyenlerin, kazançtan en büyük payı almaları gerektiği yönünde.
- “Dijital yayımcılık her yıl, kesilen milyonlarca ağaca, çöpe atılan ambalaj malzemelerine, nakliye için yakılan gereksiz mazota ve boş yere harcanan enerjiye bir son verecek” dersek, çok da doğru bir şey söylemiş olmayız. Eğer elimizdeki okuyucu cihazları, yeni modelleriyle değiştirme huyumuzdan vazgeçmezsek, tabletler ve bazı e-kitap okuyucularının karbon salımı konusunda, basılı kitaplardan hiç de geri kalmayacaklarını söyleyebiliriz. Aldığımız bir e-kitap okuyucusunu, az enerji tüketen bir modelden seçip bozulana dek 4, 5 yıl süreyle kullanabilirsek, dijital yayımcılık, gezegenin geleceğine katkı sağlıyor, ancak e-kitapları bilgisayar, tablet veya çok enerji harcayan okuyuculardan okuyup, kısa süreler içinde de eski cihazları atıp, yenilerini alırsak, hem karbon salımı, hem de atık olarak, geleneksel yöntem daha avantajlı olabiliyor. Elbette, teknolojik ilerlemeyle birlikte, dijital yayımcılığın giderek, daha çevre dostu ürünlere sahip olmamızı sağlayacağını da tahmin edebiliriz.
- Dijital yayımcılık, okur/dinleyicinin zamanına daha
saygılı. Hem alışveriş hızı, hem de kitaplıktan aradığın kitabı/müziği
bulma, altı çizili bölümlere ulaşma, sözcükle arama, sayfadaki bir sözcüğe,
sözlükte bakma, gibi işlemler dijital ortamda çok daha az sürede
gerçekleştirilebiliyor.
- Dijital dünyada, kitap ve müzik için bir kitaplığa ve cd
dolabına gerek kalmıyor. Dolayısıyla kişinin, evdeki yaşam alanı artıyor.
- Dijital yayınlarınızın tümünü, tatilde veya kısa bir yolculukta
yanınızda taşıyabiliyorsunuz. Elbette, kumsalda, biranızı yudumlayarak
kitabınızı okurken e-kitap okuyucunuzun pili tükenirse, basılı bir kitap
özlemi duyabileceğinizi de unutmayın.
- İmza günlerine de bir çare bulmak gerek. Belki imza
günlerinde, okur ile yazarın birlikte çekilmiş bir fotoğrafını, yazara ekran üstünde imzalatıp, dijital olarak, e-kitabın ilk sayfasına aktaracak bir yazılım
üretilebilir.
- Her ne kadar internet üzerinden çeşitli sahtekarlıklar
yapılabilse de, uzun vadede gerekli denetim sistemleri kurularak, dijital ortamdaki korsan
baskıların engellenmesi sağlanabilir.
Eğer deneysel çalışmalara ulaşmak istiyorsak dijital yayımcılığı desteklememizde yarar var. Satış arttıkça, birim maliyetler düştüğünden, geleneksel baskı yönteminin kara geçebilmesi için çok sayıda ürün satılması gerekiyor. Bu da yayınevlerinin çok satacak kitap/albüm peşinde koşmasına neden oluyor.
Geleneksel
yayınevi, örneğin, yirmi bin satacak bir kitap ile ancak istediği oranda bir
kazanç sağlayabilecekken, dijital yayımcılıkta iki yüz tane satacak, yüz ayrı
kitap ile aynı kazanç sağlanabiliyor. Bu durumda yazar/müzisyen üzerindeki ‘Ya
satmazsa?’ baskısı da kalkacağından daha özgür ve deneysel yapıtların
önündeki engellerden birisi de kalkmış oluyor.
Müzik
konusunda, üyelik karşılığı hizmet veren çok sayıda kanal var. Öyle ki,
milyonlarca albüme anında ulaşabiliyorsunuz. Bu durum, az satacağı için raflara
giremeyen ya da yenisi çıkınca eski albüm olarak
raflardan kaldırılan pek çok kayda ulaşabileceğimiz anlamına geliyor ki,
geleneksel müzik yayımcılığı ile karşılaştırıldığında, bu da çok büyük bir
özgürlük.
Sonuca
gelirsek, pek çok yeni yazar ve müzisyenin önündeki engeli kaldıracağını düşünerek, dijital
yayımcılığı yürekten desteklemek gerektiğine inanıyorum. Ancak burada,
bilgisayarlar ve tabletler yerine, çok daha az enerji tüketen e-kitap
okuyucularını ve müzik oynatıcılarını kullanmamızda yarar var. Ayrıca, alışkanlıklarımızı
değiştiriyoruz diye, sürekli olarak bilgisayarlarımızı, e-kitap okuyucularmızı,
müzik dinleme aygıtlarımızı değiştirmemize de gerek yok. Bu türden bir tüketim
anlayışı dünyaya zarar veriyor. Böylesine bir tüketim anlayışına sahip kişiler,
bir zaman gelecek, tıpkı yere tüküren veya denize pislik atan kişiler gibi
ayıplanacaklar. Kitaplıktaki bir kitabı eskimiş diye atıp, yerine nasıl yeni
baskısını almıyorsak, teknolojik ürünleri de iş görürken, eskidiği gerekçesiyle
değiştirmemize gerek yok. Eğer bunları
da başarabilirsek, dijital ortam, dünyayı daha güzel bir hale getirecek.
(1) Statista, http://www.statista.com/chart/1461/digital-share-of-us-media-revenues/,
Erişim Tarihi: 28.05.2014
(2) Statista, http://www.statista.com/chart/1159/ebook-sales-to-surpass-printed-book-sales-in-2017/ Erişim Tarihi: 28.05.2014
(3) Statista, http://www.statista.com/markets/14/topic/111/music-audio/chart/1020/digital-music-adoption/ Erişim Tarihi: 28.05.2014
(4) TÜİK, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=16120, Erişim Tarihi: 28.05.2014
(5) The New York Times, http://images.huffingtonpost.com/2010-08-06-ebooksvsrealbooks.jpg, Erişim Tarihi: 28.05.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder