Genelde hangi
konu ile ilgili bir yazı yazmayı tasarlasam, ilk işim o konuda biraz kaynak
taramak oluyor. Daha önceden okuduğum kaynakları hızlıca
gözden geçirip, sonra da internette bazı sözcüklerle aramalar yaparak, oltama
takılan sayfaları okuyorum. Ancak bu yazı için fazla bir araştırma yapmadığımı
itiraf etmeliyim. Eğitim sistemi ile ilgili görüşlerim herhangi bir uzmanlığa
dayanmıyor. Gene de size kapsamlı bir sistem önerisinde bulunmaya çalışacağım.
Cahil cesareti diyebilirsiniz ama şöylesi daha iyi: İlk kez poker masasına
oturuyorsanız ve pokerle ilgili hiçbir bilginiz yoksa, ilk elde tüm paranızı
ortaya koyup, rest çekmek hem havalı hem de bilgi açığınızı kapatacak bir
girişim olabilir. Benimki aslında eleştirdiğim konuya uygun bir bakış açısı. Ne
demek istediğimi, bir anekdotla aktarayım. Nerede okuduğumu tam anımsayamadığım bir yazıda, küçük bir çocuk, ensesinin üzerinde bir tutam saç kalmış
bir adamı tarif ederken “kafası kel ama arkadan saçları biraz çıkmaya başlamış”
diyordu. Bu bakış açısı bize çarpıcı geliyor. Bunun nedeni çocuğun herkesin
bildiği bir şeyi bilmiyor olması değil. Bin kişinin bakıp da bir tane farklı
yorum yapamayacağı bir konuya, farklı bir bakış açısı getirmesi. Eğer toplumun
‘doğrularını’ öğrenebilmiş olsaydı, o zaman bu bakış açısının yerinde yeller
esecekti. Ben de bu çocuğa yakın bir bakış açısı yakalamak için eleştireceğim
sistemin tümüyle dışında kalabilmek istedim. Kendi öğrenciliğim ve çevreden
duyduklarımın dışında, mevcut sistem üzerine yoğun bir araştırma yapmamamın ana
nedeni bu. Çok büyütmeden, bir meraklının okul ütopyası gibi okursanız
sevinirim.
Eğitim Sisteminin Üç Ayağı
Benim hayalimdeki
sistemin üç temel öğesi var :
1- Güven
(Öğrenciye, öğretmene ve topluma güvenmek zorundayız);
2- Adalet (En
ekonomik sistem, en adaletli olandır);
3- Dayanışma
(Rekabetçi bir yapı, en öndeki öğrenci ve sadece onun başarısıyla ilgilenir, oysa
iyi bir eğitim sistemi tüm öğrencileri, toplum, diğer canlılar ve doğa ile kurdukları
ilişkilerle birlikte kuşatmalı).
Bu üç temel
öğeyi de elbette tartışabiliriz ancak ben bu yazı kapsamında, bu tartışmaya
girmeyeceğim; ‘peki öğretmen bu sistemi kötüye kullanırsa’ ya da ‘toplumda,
öğrencilere zarar verecek kişiler varsa’ gibi kuşkularla ilgilenmeyeceğim.
Güvenmek de zaten bu anlama geliyor mu?
İlköğretim ve Lise – Sınav, Puan, Yerleştirme
Öncelikle
puan ve sınavlara değineyim. İlköğretimde her ders için öğrencinin yarıyıl ve
yıl sonu puanları olacak. Bu puanlar; yazılı sınav, sunum, proje değerlendirmelerinin
ortalaması hesaplanarak bulunacak. Ayrıca her ders için, öğrencinin sunum
arkadaşı, birlikte çalıştığı proje ekibi, sınıfı ve okulunun puanı gibi ilave
bir çarpan da olacak. Yani bir öğrenci, arkadaşı veya ekibinin
başarısızlığından dolayı yarar sağlamak bir yana, zarara uğrayacak. Öğrenciler,
arkadaşları iyi not aldıklarında, kendi notları da yükseleceğinden sevinç
duyacaklar. Tüm sistem, rekabet değil dayanışma üzerine bina edilecek.
Karşılaştırma, yarıştırma gibi kavramlar bugünkü konumlarını yitirecekler.
Lisede ise sınav tümüyle kalkacak. Öğrenciler, sunumlardan aldıkları başarı puanları ve her dönem hazırlayacakları proje notlarıyla değerlendirilecekler. Projeler
özgün olmak, ekibin iş paylaşımına dayanmak gibi temel öğelere sahip olacak. Projelerin konularına öğrenci ve öğretmenler birlikte karar verecekler.
Öğrenci genel
olarak tüm derslerden başarısız ise ve herhangi bir yöne eğilimi
belirlenemiyorsa gene de sınıfta kalmayacak. Bu tür öğrenciler, istemeleri
durumunda, bazı temel dersleri almak kaydıyla, seçecekleri kamu kurumlarında kendileri için
çeşitli görevler üstlenerek okullarını burada bitirebilecekler. Bu görevler
öğrenciye toplumsallık, sorumluluk, hayvan sevgisi gibi duyguları aşılayacak: Yaşlı bakımevleri, hayvan barınakları, kimsesiz evleri, yardıma gereksinimi
olan çocuklar için yetiştirme yurtları v.b. gibi. Öğrencinin okul dışındaki görevindeki başarısı, aynı okuldaki başarısı gibi
değerlendirilecek ve bu görevde sağlayacağı başarı, okulda sağlayacağı başarı
ile aynı biçimde ödüllendirilecek.
Burada
öncelikle şunu belirtmeliyim ki, benim hayalimdeki sistemde ne ilköğretim, ne
lise ne de üniversitelere merkezi bir sınav ile girilecek. Elbette, yukarıda
belirtilen puana dayalı bir değerlendirme sistemi söz konusu olacak ve
bu değerlendirme, öğrencinin sayısal, sözel yeteneği hakkında fikir verecek
ancak liseler ve üniversiteler, kendilerine başvuran öğrencileri, kendi okullarının
belirleyeceği kriterler ile değerlendirecekler. Bilgi içermeyen küçük testler,
ya da farklı ölçümler uygulanabilecek. Okullar burada çeşitliliği gözetecek
şekilde farklı seçimler yapabilecek. Yani, farklı yönleri gelişmiş öğrencileri
seçebilecekler. Sınıfların, sayısal beceri, sanatsal yetkinlik, ekonomik durum,
farklı ana dilde öğrenim görenler gibi her açıdan çeşitliliğe dayanmasına önem verilecek. Öğrenciler, farklı yönleri gelişmiş, farklı kültürlerden gelen arkadaşları ile dünyayı tanıyacaklar. Puan ve değerlendirme için bir örnek vermek gerekirse;
Mehmet Öz
------------------------------------------------
------------------------------------------------
Dersler
İlköğretim Matematik Puanı (Tüm yılların ortalaması): 75
İlköğretim Matematik Puanı (Tüm yılların ortalaması): 75
İlköğretim
Sanat Puanı (Müzik, Resim, Drama ve diğer sanatlar, tüm yılların
ortalaması): 30
İlköğretim
Türkçe/Kürtçe/Anadil Puanı (Tüm yılların ortalaması): 55
İlköğretim
Yabancı Dil Puanı (Tüm yılların ortalaması):
55
İlköğretim
Beden Eğitimi (Spor ve Dans, Halk Oyunları) Puanı (Tüm yılların
ortalaması): 85
------------------------------------------------
Diğer Değerlendirmeler
İlköğretim Değişim Programı Notları (Trabzon 3. Sınıfta 2 ay, Van xxx Okulu 5 ay v.b. gibi)
İlköğretim Değişim Programı Notları (Trabzon 3. Sınıfta 2 ay, Van xxx Okulu 5 ay v.b. gibi)
Arkadaşlarından Aldığı Dayanışma Puanı: 60
Rehber Öğretmen Notları
Rehber Öğretmen Notları
Diğer
Öğretmenlerinin Notları
------------------------------------------------
Mülakat Değerlendirmesi
------------------------------------------------
------------------------------------------------
Hepinizin
Matematik veya Türkçe puanına odaklandığınızı biliyorum ancak buradaki
hesaplamada bu türden bir öncelik yok. Yani Matematik puanı, Beden Eğitimi
puanından daha fazla bir çarpana sahip değil. Ayrıca okul, notları diğerlerinden
düşük olduğu halde, öğretmen
görüşlerinden ya da mülakat sonucundan etkilenerek öğrenciyi seçebilecek.
İlköğretim Matematik – Sanat puanları 75
– 25 olan öğrenciyle; 25 – 75 olan bir
öğrenci, lisede aynı sınıfta yer alabilecek. Bu türden bir yaklaşım, çocuk üzerindeki
anne babanın belli dersleri çalıştırma baskısını indirecek. Anne baba,
çocuğunun sanat derslerinde başarılı olmasından dolayı, matematik dersinden
alınan başarı gibi kıvanç duyacak.
Öğrenciler,
kendisine en fazla destek olan öğrencileri belirtecek. Dayanışma puanı yüksek
olan öğrencinin genel puanı da yükselecek.
Öğrencilerde
sınav baskısı oluşturulmayacak. Öğrencinin aldığı not % 30 sınav, % 30 bir ders
konusunun sunumu, % 40 proje olarak hesaplanacak. Sınavlar mümkün olduğunca
test biçiminde hazırlanmayacak, sorular öğrencinin kendini ifade edebileceği
cümlelerle yanıtlanacak.
Okul
birincisi, okul ikincisi gibi sıralamalar yapılmamakla birlikte, proje
ödülleri, en iyi sunum gibi ödüller olabilecek.
Aklınıza pek
çok soru geldiğini biliyorum. “Mülakatlarda torpil yapılırsa?”, “Öğrenciler
dayanışma notları için aralarında anlaşırsa?”, “Öğretmen sevdiği öğrencinin
sunumuna yüksek not verirse?” v.b. gibi .
Yanıt : (Bkz.
Güven)
Lise
döneminde okullar, yüksek puanlı okullardan başlayarak, kendilerine başvuran
veya kendi talep ettikleri öğrencileri değerlendirip kontenjanlarını
dolduracaklar. Sırayla, dört ay içinde tüm öğrenciler okullara yerleşmiş
olacak.
Yerleştirmeler
MEB müfettişlerince denetlenecek. Burada belirlenecek tanıdık, arkadaş, çıkar
karşılığı yerleştirmeler zincirleme olarak ilgili personel, yerleştirme
yöneticisi ve okul müdürünün MEB’den çıkartılması ile cezalandırılacak.
Dersler (Müfredat)
Müfredat, ilköğretimde % 60 temel dersler, %
40 seçmeli dersler biçimindeyken, lisede % 40 temel dersler, % 60 seçmeli
dersler olarak hazırlanacak. Kişi seçtiği bölüm dışında da seçmeli dersler
alabilecek. Öğrencinin Kimya Meslek Lisesinde okuyor olması bir enstrüman dersi
almasına engel olmayacak.
Liselerde
öğrenciler, belli kontenjanlar dahilinde başka okullardan seçmeli dersler
alabilecekler. Seçmeli derslerde bir sınır olmayacak ve her öğretmen MEB’e
ders önerisinde bulunabilecek. Örneğin bir Edebiyat Öğretmeni bir yarı yıl için
“Sait Faik ve Türk Öykücülüğü” gibi bir dersi ve içeriğini hazırlayıp MEB’e
önerebilecek. Öğrenciler, onaylanan yüzlerce ders arasından seçimler
yapabilecek. Müfredata bu şekilde katkı sağlayan ve tercih edilen öğretmenler ödüllendirilecek. Öğrenciler de almak istedikleri
dersleri okul idaresine bildirecekler. Okul yönetimi, bu ders önerilerini web
sayfalarında açıklayacak. Belli bir katılım olacağı konusunda hem fikir olunan
ders önerileri, tüm diğer okul ve öğrencilerin görebileceği MEB havuzuna atılarak ders hazırlayan kişiler
tarafından öğrencilerin taleplerinin görülmesi sağlanacak ve bu doğrultuda çalışmalar
başlatılacak. Her öğrenci, yılda en az bir seçmeli dersini hayvan barınakları,
yetiştirme yurtları, bakımevleri gibi bir yerde çalışarak vermek zorunda
olacak.
İşlenecek
konular için, ders saatinin yarısı öğretmene, kalan yarısı bir öğrencinin o
ders ile ilgili sunumuna ayrılacak. Öğrencilerin sunumu, öğretmenin desteğiyle
hazırlanacak ve öğretmen, sonunda sunumu
sınıfla birlikte değerlendirip yorumlayacak olsa da sunum süresi içerisinde,
öğrencinin anlatımına müdahale etmeyecek, kesmeyecek, ekleme çıkarma yapmayacak.
Proje
konuları her dönem değişecek. Proje hazırlığı sırasında öğretmen, öğrencilerin
okumalarını, kaynaklarını izleyerek önerilerde bulunabilecek. Bir proje grubu,
konunun kapsamına göre en az iki, en fazla dört kişiden oluşacak. Öğretmen
projenin alıntı olduğu, velilerin doğrudan katkısı olduğu veya projenin
başarısız olduğuna karar verirse, projeyi gerekçelerini belirterek iptal
edecek. İptal edilen proje için öğrenci o dersten sınıfta kalmış sayılacak ve aynı dersi, sonraki yarıyıl tekrar alacak. Eğer ders zorunlu ders değilse öğrenci onun
yerine başka bir ders alabilecek. Proje notu tek olacak, yani bir projeden tüm
öğrenciler aynı notu alacak. Proje iptal edildiğinde de karar ortak olacak ve o
projedeki tüm öğrenciler o dersten kalmış kabul edilecek.
Yabancı dil dersleri, konuşma ağırlıklı olacak ve konuşma derslerinin -belli oranlarda- yabancı öğretmenler tarafından verilmesi sağlanacak.
Yabancı dil dersleri, konuşma ağırlıklı olacak ve konuşma derslerinin -belli oranlarda- yabancı öğretmenler tarafından verilmesi sağlanacak.
Okullarda
sahneler, konser ve sergi salonları olacak. Bu alanlarda, çeşitli dinletiler,
müzikli oyunlar, dans gösterileri sahnelenecek. Öğrencinin sanat derslerindeki
projelerinden en az bir tanesi bu tür bir gösteri biçiminde olacak. Öğrenciler
sadece sahnede görev almayacak, senaryo,
kostüm ve yönetmenlik gibi tüm kademeler öğrencilerin olacak. Öğretmenler ise
her konuda öğrencileri destekleyecekler.
Öğrencilere
ödev verilemeyecek ancak proje, sunum gibi konular için, öğrenciler evde okuma
veya araştırma yapabilecekler.
Nefret Kavramı, Milliyetçilik
Derslerin içinden, öğrencide nefret duygusu uyandırabilecek bölümler
çıkartılacak.
Tarih, din,
biyoloji gibi derslerde din, milliyetçilik veya batıl inanışlardan kaynaklanan dışlayıcı bölümler kaldırılacak. Bir dinin başka bir dine, bir yurdun başka bir
yurda, bir halkın başka bir halka üstün olduğuna ilişkin bilgiler içeren
kitaplar, temizlenecek. Türkler, Kürtler, Ermeniler, Romanlar, ülkemizde veya dünyada yaşayan diğer
halklar için yaralayıcı, aşağılayıcı, karalayıcı veya diğerlerinden üstün tutan
övücü sıfatların kullanılması yasaklanacak.
Öğrencilerde
ırk, millet, coğrafya, zenginlik, soy, cinsiyet, din, renk gibi konularda
üstünlük, ayrıcalık duygusu verebilecek hiçbir bilgi ve yönlendirme
yapılmayacak. Hazırlanacak tüm içerik ve sistemsel yaklaşım eşitlik duygusu
üzerine kurulacak. Eşitlik duygusu öylesine doğal ve yaşamsal olarak sistemin
içine girecek ki, hiçbir konuda ayrıca bir eşitlik vurgusu yapmaya bile gerek
kalmayacak.
Sınıflar
İlköğretimde
sınıf sistemi olacak, ancak lisede, üniversitedeki gibi, öğrencilerin
seçtiği dersler hangi sınıfta veriliyorsa, dersler de o sınıfta alınacak. Lisede
derslerin bir bölümü online-dersler olarak alınabilecek. Ancak öğrenci bu
şekilde elde ettiği fazla zamanı, okuldaki çeşitli kulüplerde veya kendi
seçeceği bir sosyal kurumda harcayacak.
İlköğretimdeki sınıflar da sabit sınıflar olmayacak. Öğrenciler;
farklı odalar, açık hava derslikleri gibi olanaklara sahip
olacaklar.
Değişim Programları
Eğitim
sisteminin itici gücü, değişim programları olacak.
İlköğretimde
4. Sınıftan sonra her yarıyıl, süresi bir aydan az olmamak üzere, okullar
arasında öğrenci değişimi yapılması zorunlu olacak. Öğrenciler, toplamda sekiz
farklı bölgeyi, oradaki değişim ailelerinin veya sorumlu ailelerin yanında,
yoksa yatılı okullarda kalarak tanımış olacaklar. Bölgeler seçime tabi
olmayacak ve öğrenciler Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Karadeniz, Ege gibi
tüm bölgeleri başka ailelerin yanında ve farklı okullarda tanıyacaklar.
Lise
döneminde ise her yıl en az 30 gün olmak üzere bir kez yurt dışı bir kez yurt içi
bölgeler olacak biçimde, her öğrenci değişim programındaki diğer okullarda veya MEB’in anlaşmalı olduğu yurt dışı
okullarda aileler yanında değişim programlarına katılacak. Bu ülkeler, dünyanın
farklı bölgeleri arasından seçilecek ve ilk kez Avrupa’ya giden bir öğrencinin
ikinci yolculuğu Asya, Afrika gibi farklı seçeneklerden birisi olacak.
Değişim programları öğretmenler için de geçerli olacak, öğretmenler yarıyıl boyunca başka ülkelerin okullarında ders verirken, yabancı okullardan gelecek öğretmenler de MEB okullarında ders verecekler.
Değişim programları öğretmenler için de geçerli olacak, öğretmenler yarıyıl boyunca başka ülkelerin okullarında ders verirken, yabancı okullardan gelecek öğretmenler de MEB okullarında ders verecekler.
Özel Okullar ve Dershaneler
Bu sistemde
dershanelere veya özel derslere gerek olmasa da herhangi bir yasak olmayacak. Dershaneler, MEB tarafından denetlenecek ve müfredata uygun
oldukları sürece istedikleri konuda eğitim verebilecekler ancak öğrenciler
müzik, resim, futbol, kuran, bale gibi hangi konu olursa olsun, bir eğitim
kurumundan bir haftada, toplam iki saatten fazla ders alamayacaklar.
Öğrencilerin dinlenme saatlerinin ihlal edildiğinin belirlenmesi durumunda veli
ve dershanelere ağır yaptırımlar uygulanacak.
Özel Okullar
da çeşitliliği ve kaliteyi artırdığı sürece var olmaya devam edecek ancak
ücretli olmayacaklar. Özel okulların bütçeleri devlet tarafından onaylanacak ve okulun,
devletçe karşılanan bütçesi benzer bir devlet okulunun bütçesinden % 25'ten daha fazla olamayacak.
Ancak özel okullar, öğrenci dışındaki kaynaklardan da (vakıf v.b. gibi) gelir
sağlayabilecekler. Bu gelirler denetime tabi olacak. Okul bedeli, devlet ve
vakıflar tarafından karşılandığından öğrenciden herhangi bir ücret alınamayacak
ve en yoksul ailelerin çocukları bile bu okullara başvurabilecekler.
Giyim Kuşam
İlköğretimde
ve lisede, öğrenciler serbest kıyafetle okula gelecekler. Rehber öğretmenler, giyim kuşam konusunda öğrencilere önerilerde bulunabilecek.
Lisede, erkek
öğrenciler saçlarını dilediği gibi uzatabilecek, kız öğrenciler türban takmak
istiyorlarsa takabilecekler.
Törenler, Bayramlar
Eğitim
yılının ilk günü ders girişinde ve son günü ders çıkışında, kısa süreli, sade bir
tören düzenlenecek. İlköğretim okulları,
29 Ekim, 1 Mayıs ve 23 Nisan’da, liseler ise 29 Ekim, 1 Mayıs ve 19 Mayıs’ta
kutlama yapacaklar. Bu kutlamalar, tümüyle öğrenciler tarafından hazırlanan
konserler, müzik yarışmaları, spor karşılaşmaları, dans gösterileri, partiler,
yemekler gibi etkinliklerden oluşacak. Konuşma, resmi geçit, şiir okuma,
askeri tören benzeri tüm uygulamalar kaldırılacak. Gösterilere katılmak isteğe bağlı
olacak.
Yukarıdaki
günler dışında kalan günlerde planlı herhangi bir anma veya kutlama
yapılmayacak ancak öğrenciler isterlerse belirli günleri kutlamak veya anmak
üzere etkinlik düzenlemekte özgür olacaklar.
Öğretmenler
Tüm sistem, öğretmenler üzerine kurulacak. Öğretmenler, MEB’in belirlediği içeriği, derste işleyen okutmanlar değil, bu içeriği yeniden oluşturan, farklı yöntemler
geliştiren, iletişim, empati, sorgulama gibi yetenekleri gelişmiş kişilerden
seçilecek. Öğretmenler, sınıfta ders anlatan kişilerdense, bir dersi
yönlendiren, koordine eden, öğrencilerle birlikte anlatıp, birlikte dinleyen
kişilere dönüşecek.
Öğretmenler,
öğrenciler tarafından değerlendirilecek. Bu değerlendirme sonucunda okul yönetimi, öğretmeni eksikleri konusunda uyarıp, önlemler alacak. İki dönem üst
üste öğrenciler tarafından başarısız bulunan öğretmen, MEB tarafından
incelenecek ve gerekirse görevden alınacak.
Farklı
mesleklerden kişiler de özel bir konuda ders vermek için, okul ile anlaşma
yapabilecek. Bu kişinin MEB’den alabileceği bir pedagojik formasyon olacak.
Eğer kişi buna sahip değilse, bir yardımcı öğretmen gözetiminde gene ders
verebilecek. (Ör. Dağcılık, Marangozluk, Çatalhöyük Kazıları, Klarinet, Dağ
Bisikleti, Dalış Teknikleri, Fotoğrafçılık v.b. gibi)
MEB, Türkiye'de çalışmak isteyen yabancı öğretmenlere kolaylık sağlayacak. Koşulları sağlayan, farklı ülkelerden yabancı öğretmenler, okullarımızda görev alabilecek. Okullar, yalnızca öğrenciler için değil, öğretmenler için de çeşitlilik sağlamayı hedefleyecek.
MEB, Türkiye'de çalışmak isteyen yabancı öğretmenlere kolaylık sağlayacak. Koşulları sağlayan, farklı ülkelerden yabancı öğretmenler, okullarımızda görev alabilecek. Okullar, yalnızca öğrenciler için değil, öğretmenler için de çeşitlilik sağlamayı hedefleyecek.
Okullar
Okullardaki
tekdüze görüntü, yerini rengarenk bir karmaşaya bırakacak. Liselerde okulun ve
derslerin başlama - bitiş saatleri esnek olacak. Öğrenciler ders durumlarına
göre okula gelecekler.
Okuldaki bölümlerin
en fazla % 40’ı sınıflardan oluşacak. Diğer % 60 ise spor, dans, halk oyunları
için ayrılmış salonlar, sanat odaları, müzik dinleme odaları, konser ve sergi
salonları, sahneler, öğrenci kulüpleri için ayrılmış odalar, öğrenci toplantı
odaları, sinema salonlarından oluşacak. Her okulda tarım yapılabilecek
büyüklükte en az bir dönümlük bir tarla olacak. Bu alanın dışında yürüyüş, koşu
için ayrılmış bir yeşil alan ve gürültüden uzak, birbirinden ayrılmış açık hava
derslikleri ve eski Yunan uygarlığındakine benzer küçük tiyatrolar olacak. Özel araç gerektirmeyen dersler, olabildiğince açık
hava dersliklerinde, sanat dersleri, prova ve gösteriler ise açık hava
tiyatrolarında yapılacak. Öğrenciler tarım bölgesinde ve diğer alanlarda ekme,
dikme, bakım gibi etkinliklerde bulunacaklar. Okullarda yeterli alan olması
durumunda, belli sayıda sokak köpeği ve kedisi bakılabilecek düzenlemeler
yapılabilecek. Buraya yerleştirilecek hayvanlar, barınaklardan getirtildikten
sonra, beslenme ve bakımları, ilgili öğrenci kulüpleri tarafından yapılacak.
Hayvanlar, kafeslerde veya kısıtlı alanlarda değil öğrencilerle birlikte aynı
alanlarda bulunacak. Hayvanların, açık hava derslikleri, tiyatrolar ve belli
kapalı alanlara girmeleri serbest olacak. Barınak tarafından belli aralıklarla,
hayvanların kontrolleri yapılacak ve bakımları ile ilgili bir olumsuzluk varsa,
barınak yetkilileri ilgili öğrencileri önce uyarıp, sonra hayvanları geri alabilecek.
Şubat tatili 15 gün, yaz tatili ise 30 gün olacak.
Öğrenciler, bu tatilleri aileleri ile geçirebilecekleri gibi, MEB’e
başvurarak; çadırda konaklamalı, doğa kamplarına ücretsiz katılabilecekler. Bu
kamplar, yüzme, okuma, spor, müzik etkinliklerine açık, öğrencilerin
dinlenmesini amaçlayan tatil kampları olacak ve askeri disiplin uygulanmayacak.
Öğrenci Kulüpleri
Öğrenciler
okul yönetimine bildirmek kaydıyla istedikleri konularda kulüp kurabilecekler.
Dağcılık, okul radyosu, bisiklet, paten, dalış gibi uzmanlık, güvenlik
ekipmanı ve teknolojik yatırım gerektiren kulüplerin etkinlikleri, MEB’in
atayacağı uzmanların desteği ve gözetiminde yapılabilecek. MEB uzmanları
gerektiği durumda yakın okulların kulüplerini birleştirerek ortak etkinlikler
düzenleyebilecek. Lise öğrenci kulüpleri, sendikalar ve sivil toplum örgütleri
ile birlikte hareket edebilecek, partilerden bağımsız olmak kaydıyla siyasi
faaliyetlerde bulunabilecekler. (Ör. İşçi Dayanışma Kulübü)
Okul Yönetimi
Okulda
yönetim, üç gruba dayanacak. Öğrenci, öğretmen ve MEB tarafından atanan
yöneticiler.
Öğrenciler ve
öğretmenler, oylama yöntemiyle her yıl, bir sonraki yılın öğrenci temsilcisi ve
senatosunu seçecek. Bu oylamada her öğrenci ve öğretmenin bir oy hakkı olacak.
Aynı şekilde
öğretmenler, oylama yöntemiyle her yıl, bir sonraki yılın öğretmen temsilcisi
ve senatosunu seçecek. Bu oylamada her öğretmenin bir oy hakkı olacak.
Öğrencilerin bu oylamada oy hakları olmayacak.
MEB tarafından atanmış olan okul yönetimi zaten her yılın başında belirlenmiş
olacak. Okulla ilgili kararlar alınırken bu üç ana unsur bir arada bulunacak.
Oylama ile alınacak kararlarda, öğrenci senatosu, öğretmen senatosu ve okul
idaresi oylamaya katılacak.
Özel günler
ve sunumlarda öncelik öğrencilerde olacak. Sunum, konuşma v.b. gibi tüm
etkinliklerde konuşmaları öğrenciler ve öğretmenler yapacak. Okul yönetimi bu
tür etkinliklere sadece organizasyon anlamında destek verecek.
Okuldaki etkinliklerle ilgili başvuru ve duyurular internet üzerinden
gerçekleştirilecek.
Parasal Konular
- Okullardaki tüm araç gereç, defter, kitap, kostüm ücretsiz
olarak devlet tarafından karşılanacak. (İlköğretim, Lise)
- Tüm toplu taşım hizmetleri, öğrenciler için ücretsiz
olacak. (İlköğretim, Lise, Üniversite)
- Okullarda verilecek yemekler için öğrencilerden hiçbir
bedel alınmayacak. (İlköğretim, Lise, Üniversite)
- Eğitim sistemi içinde uygulanacak ödül ve yaptırımlar, parasal olmayacak.
Bunlar düş,
onun için de gerçek yaşamla bağlantısı yok denecek kadar az diyebilirsiniz. Benim görüşüm ise bu düşün aslında gerçek olduğu, bizim şu anki
sistemimizin gerçeklerden uzak bir gölge oyunu olduğu yönünde. Yukarıda
yazdıklarımın büyük bölümünü öğrencilerin yazılarından, meraklarından,
konuşmalarından, isteklerinden derledim. Kimse ‘Hani bu sistemin kaynağı?’, ‘Nerede
böyle öğretmen?’ demesin. Eğer bizler kara yollarına, köprülere değil de
eğitim sistemine yatırım yapmayı düşünürsek kaynaklar kolayca bulunabilir;
öğretmenlerimizi özgür bırakırsak, içlerindeki yaratıcılığı şaşkınlıklar içinde
izleyeceğimize eminim. Güvenmeyi, göze almayı, dayanışmayı yeniden
öğrenmeliyiz.
Evdeki bulgur
böceklenmiş. Bunu ayıklamayla uğraşacağımıza, çöpe atalım gitsin. Artık okullar, sanayi kuruluşlarına, bankalara, mağazalara nitelikli personel yetiştirme yerleri olmasın. Bir devrim
gerekiyordu bize. Öğrenciler, bizden önce bu devrimi yaptılar. Yenildik.
Yenildiniz. Gençler, sizin derslerinizi, ahlaki değerlendirmelerinizi, bilimsel
zırvalarınızı dinlemiyorlar artık. Benlikleriyle, ruhlarıyla bu devrimi gerçekleştirdi onlar. Bundan sonra, bu değişime direnen öğretmenler, kitaplar ve okullar, öğrencilerin zihninde esir
kampına düşmüş askerler gibi yaşamak zorundalar. Bize düşen artık teslim olmak, bu devrimi
kabullenmek ve pılımızı pırtımızı toplayıp, okulları öğrencilere terk etmek.
Ek İzleme Önerileri:
1- Mitra, Sugata : The child-driven education, http://www.ted.com/talks/sugata_mitra_the_child_driven_education , Erişim Tarihi: 18.05.2014
2- Ken Robinson, : How schools kill creativity, http://www.ted.com/talks/ken_robinson_says_schools_kill_creativity , Erişim Tarihi: 18.05.2014
3- Venezuella Gençlik Orkestrası-Belgesel, http://www.youtube.com/watch?v=wpag87e1tos , Erişim Tarihi: 18.05.2014
Videolardan beni haberdar eden, arkadaşım Faruk Şahin'e teşekkür ederim.
Ek İzleme Önerileri:
1- Mitra, Sugata : The child-driven education, http://www.ted.com/talks/sugata_mitra_the_child_driven_education , Erişim Tarihi: 18.05.2014
2- Ken Robinson, : How schools kill creativity, http://www.ted.com/talks/ken_robinson_says_schools_kill_creativity , Erişim Tarihi: 18.05.2014
3- Venezuella Gençlik Orkestrası-Belgesel, http://www.youtube.com/watch?v=wpag87e1tos , Erişim Tarihi: 18.05.2014
Videolardan beni haberdar eden, arkadaşım Faruk Şahin'e teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder