Yeni Türk Dil
Kurumunun önerdiği sözcükler, bugüne kadar ne yazık ki halk tarafından
benimsenmedi. Doğrusunu isterseniz, ‘selfie’ için önerilen ‘özçekim’ sözcüğünü de
ilk duyduğumda, çöpe gidecek yeni bir sözcük diye düşünmüştüm. Yine de önyargılarımı
bir kenara bırakıp, bu öneriye gençlerin nasıl yaklaştığını görmek için çeşitli
forum, sözlük ve bloglarda kısa bir gezinti yaptım. Gördüm ki, benim
tahminlerimin tersine, sözcük –ufak bir değişiklikle de olsa- gençler
tarafından benimsenmişti. Yeni kuşak, ‘özçekim’ sözcüğünün ‘selfie’ için uygun
olmadığını ancak ziyan edilmeyecek kadar da önemli bir buluş olduğunu
düşünüyordu. Genel yaklaşım, ‘özçekim’ sözcüğünün 'mastürbasyon' sözcüğü yerine
kullanılabileceği yönündeydi. Ancak bu durumda gençler TDK’ya da yeni bir görev
veriyorlardı. Özçekim'in yaygınlaşmasıyla, ‘otuzbir çekmek’ sözcüğünün de
kaybolmasına gönülleri elvermiyordu.
Bildiğiniz
gibi, asıl Türk Dil Kurumu 12 Eylül askeri darbesi sonrasında kapatıldı. Aslında kapatılmadı ama 1983
yılında TDK, yasal bir düzenlemeyle, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumuna bağlanıp, özerkliğini yitirince, uzmanlar, devlet
dairesine dönüşen TDK’nın artık kapatılmış sayılması gerektiğini belirttiler. Zaman içinde, uzmanlar haklı çıktı ve yeni kurumun çalışmaları, bize keşke TDK
tümden kapatılsaydı dedirtti. Bugün, Türk Dil Kurumu, 20'si Yüksek Öğretim
Kurumu; 20'si Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yüksek Kurulu
tarafından seçilen 40 asıl üyeye sahip. Bu üyeler ve Kurum Başkanı, başbakanın
önerisiyle cumhurbaşkanı tarafından, göreve atanıyor. (1)
Ben, dilde belirleyici çalışmalardan çok yönlendirici araştırmalar yapılması, dilin gelişmesinin önündeki engellerin
kaldırılması, Sait Faik, Yaşar Kemal gibi Türkçeyi güzel kullanan yazarlara ait
kitapların, eğitim sistemimiz içinde daha fazla okutulması, yeni yazarlara daha
çok şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yeni sözcükler uydurmak veya yabancı sözcüklere karşılık bulmak, halkın, öğretmenlerin, en çok da yazarların işi olmalı. İş de değil, kendiliğinden girmeli bu sözcükler dilimize, kullanarak değişmeli, yaygınlaşmalı. Uzmanlar topluluğunca da olsa, bir
halkın diline, müdahale edilmesi bana çok akılcı gelmiyor.
Elbette, eski TDK’nın dile katkılarını yadsıyamayız, bugün kullandığımız
pek çok sözcük, sözlük, yazım kılavuzu ve dilbilgisi kitabı, eski TDK’ya ait.
Ben, bu yazıda 12 Eylül darbesi öncesindeki gerçek Türk Dil Kurumu ile darbe sonrasındaki Yeni Türk Dil
Kurumunun karıştırılmaması için, Yeni TDK’nın yerine 5 adet karşılık önermek
istiyorum. Böylece TDK denildiğinde, asker darbesiyle kapatılan ve artık yaşamayan eski
Türk Dil Kurumu anlaşılacak. Önerilerimi
sıralamadan önce -adını biraz sonra değiştireceğimiz- Yeni TDK’yı biraz
tanıyalım.
Öncelikle şunu
belirtelim ki, Yeni TDK, önerdiği sözcükleri kendisi de kullanmıyor. Yeni TDK’nın
yayımladığı Türk Dili dergisini incelerseniz, kendi önerdikleri sözcüklerin, kendi yayımladıkları öykülerde, şiirlerde, inceleme yazılarında bulunmadığını göreceksiniz.
Dergiyi
geçin, http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_karsilik&arama=kelime
adresindeki Yabancı Sözlere Türkçe Karşılıklar Kılavuzunda bile kendi önerdiği
sözcükleri kullanmaktan kaçınıyor Yeni TDK. Bu kılavuzda ‘konsantrasyon’ sözcüğünü
aratırsanız, Türkçe ‘derişim’ olarak bir karşılık önerildiğini görürsünüz. Aynı
sözlükte, 'asidimetre’yi arattığınızda ise, “Asitölçer. Bir asidin özelliğini,
konsantrasyon derecesini ölçmeye yarayan cihaz.” açıklaması çıkar karşınıza. Herhalde,
“Bizim karşılıkları kimse iplemiyor, anlaşılsın diye eskisini yazdık” diyeceklerdir.
Hiç değilse parantez içinde, konsantrasyon yerine ‘derişim’ yazmaz mı insan.
Ben
sıkıldığımda bu sözlükte biraz geziyorum, moralim yerine geliyor. Eski TDK'nın önerilerini çıkarttığınızda, elinizde saf, temiz bir mizah malzemesi kalıyor. Örneğin,’trafo’
sözcüğü, TDK’nın efsane maddelerinden birisidir.
trafo Alm.Trafo
fiz. dönüştürücü
Aynı frekansta fakat yoğunluğu, gerilimi genellikle farklı
olan bir veya birçok değişik akım dizgesini, değişik bir akım dizgesine
dönüştüren elektromanyetik indükleçli duruk araç.
Okullarda bu anı hayal ediyorum:
- Tonguç
yavrum, trafo nedir?
- Elektromanyetik indükleçli duruk araçtır, öğretmenim.
- Elektromanyetik indükleçli duruk araçtır, öğretmenim.
- Aferin
oğlum, peki, ‘elektromanyetik indükleçli duruk araç’ ne işimize yarar?
- Tabii ki birçok
değişik akım dizgesini, değişik bir akım dizgesine dönüştürmeye yarar öğretmenim.
- Otur evladım,
sıfır.
- Ama
örtmenim, TDK'nın sözlüğünde...
Ya da trafonun
arıza yaptığını düşünelim. Diyelim ki benim ve bir TDK çalışanının oturduğu
sokaktaki trafolar aynı anda arıza yaptı ve biz ayrı ayrı arıza birimini aradık. Ben ‘trafomuz
bozuldu’ diyerek iki saniye içinde sonuca giderken, onlar en iyi olasılıkla 'dönüştürücü' bozuldu diyorlar. Arıza servisi çalışanı ne dönüştürücüsü diye
sorduğunda, elektromanyetik indükleçli duruk aracın, artık tamamen durduğunu ve
yüksek gerilimden gelen birçok değişik akım dizgesini artık değişik bir akım
dizgesine dönüştüremediğini anlatmaya çabalıyorlar. Karşı taraf, belli bir süre
sonunda, “Trafo mu bozuldu kardeşim?”
diye soruyor ve bu arkadaşlar istemeye istemeye ‘evet’ diyorlar.
Yeni TDK'nın yayımladığı Türk Dili
dergisini de okumalısınız. 2013 yılının özetinin yapıldığı sunuş yazısında şöyle bir bölüm
var: “Çağdaş Türk
şiirinin öncü ve sembol şairlerinden Necip Fazıl ve Sezai Karakoç’un ölüm ve
doğum yıldönümleri dolayısıyla hazırladığımız dosya ve özel sayı okuyucularımız
tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı.”
Biraz daha
okuyunca anlıyoruz ki, Necip Fazıl’ın ölüm yıldönümü nedeniyle bir dosya ve
Sezai Karakoç’un doğum yıldönümü nedeniyle de bir özel sayı hazırlanmış. ‘Ve’
bağlacının kullanımındaki bolluk ve özgür yaklaşım insanı hemen etkiliyor.
Bunlar doktor olsa “Antibiyotik ve fitil, sabah ve akşam, iki, üç kere, ağızdan ve makattan uygulanacak” gibi tek cümlede hallederlerdi reçeteyi. Kendi sözlüklerinde yıldönümünü 'yıl dönümü' diye yazan TDK'nın, aynı sözcüğü buradaki metinde, yanlışlıkla doğru yazdığını da görmüş oluyoruz. (2)
Az önce Yeni TDK'nın Türk Dili Dergisinde yer verdikleri öykülerden birisini okudum. Recep Seyhan’a ait ‘Defter’ adlı
öykü, herhangi bir ilköğretim okulundaki seçkiye giremeyecek kadar zayıf bir
kurguya ve kötü bir anlatıma sahip. Her paragrafta dil yanlışları var. Yazarda
dil bilinci oluşmamış, anlatılan nedir, ne için bunlar önümüze konuyor
bilemiyorsunuz. Olaylar hiçbir yere bağlanmıyor, karakterler her paragrafta ruh değiştiriyor. Öyküdeki çocuklar bazen haber spikeri gibi, bazen bir serseri
gibi konuşuyorlar. Baba, bir paragrafta eşcinselliğe yeşil ışık yakarken, biraz sonra "terliği insan yarattı, peki terlikler insan veya insanlar terlik oluyor mu?" biçimindeki dahice sorusuyla Darwin'e dur diyor. Acaba bir şey mi kaçırıyorum diye tam dört kere öyküye yeniden başladım ama atlamadan sonuna
gelemedim. Ben aklı başında birisinin bu dergiyi okuyacağını sanmıyorum. (3)
Yeni TDK derken amacımızdan biraz uzaklaştık, artık asıl konumuza dönebiliriz. Bildiğiniz
gibi Yeni TDK, karşılık bulurken, işlevsel olarak o nesneyi ya da görülen işi
tanımlayan karşılıklar buluyor. Ataş için ‘tutturgaç’, atraksiyon için ‘eğlendiri’
örneğinde olduğu gibi. Eğer ‘buzdolabı’ sözcüğü olmasaydı Yeni TDK’nın bulacağı
karşılık ‘soğutucu’ olurdu. Ben de Yeni TDK'nın kendisi için karşılık önerilerimi
sıralarken aynı işlevsel yöntemi izleyeceğim.
1-) Diltakoz
(DTKZ)
Bu karşılık, Yeni
TDK’yı, dilimizin biricik engeli, bir tür takoz olarak betimlerken, ıstakozsal,
şirin bir gönderme yapmaktan da geri kalmıyor.
2-) Dil Darbesel
Kamburcuk (DDK)
Yeni TDK’nın,
halktan toplanan vergilerle desteklenen trilyonluk bütçesine karşın kendi
üyeleri dahil, kimsenin kullanmadığı sözcükler uydurarak halkın sırtında bir
kambura dönüşmesi anlatılırken, darbe sözcüğü de hem Yeni TDK’nın varoluş
nedeni olan askeri müdahale, hem de Türkçeye vurulan darbe olarak iki farklı anlamıyla
veriliyor.
3-) Yangelyatlı
Uydurgeç (YGYUG)
Yıllardır doğru
düzgün bir sözlük, hatasız bir yazım kılavuzu yayımlamayı başaramayan Yeni TDK
kadrolarının, bir etimolojik sözlük veya kapsamlı bir çağrışımlar sözlüğü
hazırlamak yerine yattıkları yerden garip sözcükler uydurarak vaziyeti idare ettikleri
vurgulanıyor.
4-) Güldürgeçsel Dilgitay (GGD)
Yeni TDK’nın tüm
başarısızlıklarına karşın, bulduğu gülünç karşılıklar ile topluma neşe vermesi,
olumlu bir bakışla anlatılıyor.
5-) Salla Sözü
Al Maaşı (SSAM)
Yeni TDK’nın
çalışma ilkelerinin yanında, çalışan maaşlarını da zamanında ödemesi vurgulanıyor.
Sizin de önerileriniz olursa, yorum bölümünden ekleyebilirsiniz.
Kaynakça:
1- TDK-Tarihçe, http://wap.tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=77,
Erişim Tarihi: 16.06.2014
2- Türk Dili’nden http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=412,
Erişim Tarihi: 16.06.2014
3- Türk Dili, Cilt: CIV Sayı: 740 Ağustos 2013 http://www.tdk.org.tr/images/20130815.pdf,
Erişim Tarihi: 16.06.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder